12 Aralık 2018 yılında MHP'den FETÖ'cü hakimlerin verdiği kararların yeniden gözden geçirilmesi çağrısı gelmişti.
Çağrı tarihi: 12 aralık 2018
MHP’li Feti Yıldız, Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu'na geçici bir madde eklenerek, FETÖ mensubu hakimlerin imzası bulunan kararlar için yeniden yargılamanın zorunlu hale getirilmesinin sağlanmasını istedi.
TBMM'de Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay, Sayıştay, Hâkimler ve Savcılar Kurulu bütçeleri üzerine konuşan MHP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Feti Yıldız, 15 Temmuz 2016'da Türk devletinin başına tarihin en büyük ihanetinin geldiğini, Türk devletinin en büyük ihanetle karşılaştığını söyledi. FETÖ'yü uzun uzun tarif etmeye, izah etmeye gerek olmadığını kaydeden Yıldız, "Neresinden bakarsanız bakın FETÖ bir istihbarat yapılanmasıdır" dedi.
ve de ekledi:
"Bu durum hukuk devletine yakışmaz, sürdürülmesi de mümkün değildir"
O günden bu tarafa gelişme var mı, yok!
Ak Partili, MHP'li vekiller neyi bekliyor?
* * *
Cumhuriyet savcısı Aydın Aktaş:
"Yargının iş yükünü artırsa bile, bu iş yılları alsa bile FETÖ/PDY üyesi olduğu iddia edilen hakimlerin verdikleri kararlar istisnasız tek tek elden geçirilmelidir. Üst düzey görevlilerden sesini duyuran duyurdu ve yeniden yargılama hakkını elde etti ve peki ya sesini duyuramayanlar ne yapacak" demişti.
Harekete geçen var mı, Yok!
* * *
2019 yılında üzücü bir olay olmuştu. Bilenler hatırlayacaktır.
Çukurova Belediyesi Zabıta Müdürü Cengiz Aydoğdu Zabıta personeli Ahmet Altuğ tarafından öldürülmüştü.
Olayla ilgili haber detayı ve fotoğraflar bir arkadaşım tarafından ulaştırılmıştı. Haber diline uyarladığım bilgilerin yanısıra morgda çekilmiş fotoğrafları da buzlayarak yayına aldım.
Aydoğdu ailesi arasında tanıdıklarım vardı. Kendimi onların yerine koyarak, daha fazla incinmelerine neden olmamak adına haberi yayından kaldırdım.
Yaklaşık 30 dk sonra kapım çalındı. İki sivil polis tarafından karakola davet edildim. İfademi aldılar. İlk etapta soruşturmanın gizliliğini ihlal ile suçlandım. Sonradan baktılar ki, haber bizden çok önce, hem de defalarca yapılmış, Türkiye'de ve hatta dünyanın bir çok önemli yayın organlarında haber olmuş... Durum bu şekle gelince bu kez yön değiştirdiler, suçlama, "Kişisel verilerin hukuka aykırı şekilde ele geçirilmesi ve yayılması'na dönüştürüldü.
Kısa süre sonra da dava açıldı.
Savunmamı geciktirmeden verdim. Duruşmalarda söz aldım. Hakim konuşmalarımı hep destekler mahiyette tavır içinde olmuştu. Yer yer tebessüm ederek sözlerimi onayladığını ima eder gibiydi.
Kamuoyunu bilgilendirmek adına gazetecilik görevimizi yerine getirmiştik. Bunu yaparken Fotoğrafları buzlamak suretiyle etik kuralları da yerine getirmiştik.
6 yıl sonra dananın kuyruğunun kopma noktasına geldi.
Savcı karar öncesi mütalaasını okudu. PKK'lı değildik, Azılı bir Fetö düşmanı idik. Mafya bağlantılarımız hiç olmadı. 80 öncesi hariç ciddi bir vukuat da yaşamadık. Ancak buna rağmen savcı TCK'da ağırlaştırıcı ne kadar suç ve ceza varsa bize layık gördü. Hainleri, devlet düşmanlarını, hırsızları yazmaktan kaynaklanan adli sicil kaydımızı da buna gerekçe gösterdi.
Mütalaaya karşı söz istedim.
"Sayın Savcının şahsım hakkında istediği cezaya referans olan 'adli sicil kayıtları' 15 Temmuz sonrası görevlerinden alınan fetöcü hakimlerin 'kasıtlı olarak' verdiği kararlar sonucu oluşmuştur. Sayın mahkeme tarafından aleyhime olan bu hususun dikkate alınmamasını talep ederim" dedim.
Hakim, bu ifadeyle ne demek istediğimi sordu.
Bir kez daha tekrar ettim. Anladığını ifade edercesine başını salladı.
Karar açıklandı.
Fotoğrafları bana direkt olarak ulaştıran sivil A.D.'e,
A.D.'e ulaştıran polis memuru A.T'ye,
ve komiser A.C.'ye 2 yıl 6'şar ay hapis cezası verildi.
Bana dönerek
"Sana'da ... veriyorum" dedi.
Sağolsun..
Objektif bir hukuk dostu olduğunu gizlemeye gerek duymadı.
* * *
Sözüm meclisten dışarı...
POZANTI Cumhuriyet Başsavcısı,
"Fetö seni mimlemişti. Başarılı olsalardı en büyük cezayı sen görecektin" demişti.
Başka söze ne hacet!
Facebook Yorum
Yorum Yazın