Kötülüğü meşrulaştırmak, ahlaki sorumluluğu ortadan kaldırmaz; bahane üretmek, eylemin niteliğini değiştirmez. Kötü, kötüdür. Travması onu aklamaz.
Zorlukları onun sorumluluğunu başka omuzlara devretme hakkı vermez. Seçim bir özgürlüktür; bedelse o özgürlüğün kaçınılmaz sonucudur. Hem seçip hem bedelini başkasına ödetemez.
Sorumluluktan kaçmak. Hesap vermemek. Kendini sorgulamamak kötülüğün ortak özelliğidir.
Empati bir beceri değil, bir niyettir. Niyeti olmayanın beceri kazanması mümkün değildir. Yaptıkları her eylemi hak görür; kırdığı yeri güç sayar; başkasının acısını kendi konforunun bedeli olarak görür.
Pişmanlık yalnızca bir sahnedir. Duygu, manipülasyon aracıdır; gerçek değil, stratejidir. Gözyaşı maske; söz, araçtır.
Ahlak da ahlaksızlık da kişiye göre değişir; kendilerine gelince ‘hak’, başkalarına gelince ‘kusur’dur..
Ezilecek kadar bile “var” olmamışlardır.
İki yüzlülük ya da kötülük bir yol olarak seçildiğinde, o yolun sonu her zaman aynıdır:
Herkes kendi sonucuna dönüşür. Uçurumun sebebi değil, kurbanı olur.
Ve bu bir ceza değil; basit bir sonuçtur.




































Facebook Yorum
Yorum Yazın