Reklamı Geç
EĞİTİM İLAN
Adana
DOLAR42.5307
EURO49.6244
ALTIN5770.2
Orhan ERGEZER

Orhan ERGEZER

Mail: orhanergezer@adanahaber.net

İki Tabela, Bir Kapı: Dernek mi, Parti mi?

Türkiye garip bir ülke…

Herkesin bir koltuğu, bir unvanı, bir 'genel başkanlığı' var.

Bir bakıyorsunuz aynı kişi hem kültür derneği başkanı, hem siyasi parti lideri, hem de 'ülkenin vicdanı' olma iddiasında.

Peki bu kadar güç, bu kadar unvan bir arada olur mu?

Hukuken hayır.

Ahlaken, zaten hiç olmaz.

 

Dernek dediğin, toplumun nefes borusudur.

Parti dediğin, siyasetin kalp atışı.

Biri toplumu birleştirir, diğeri devleti yönlendirmek ister.

Birinde ortaklık, diğerinde iktidar arzusu vardır.

Bu iki farklı alanı aynı kişi elinde tutmaya kalkarsa, orada artık özgürlük değil, çıkarın tahakkümü başlar.

 

5253 sayılı Dernekler Kanunu der ki:

'Dernekler siyasi partilerden bağımsız olmalı, sadece amaçları doğrultusunda kamuoyu oluşturabilir.'

Yani dernek siyaset yapmaz.

Ama siyasi parti zaten siyasetin ta kendisidir.

Bir kişi hem dernek başkanı hem parti başkanı olduğunda,

o dernek artık 'kültürel yapı' olmaktan çıkar,

partinin arka odası olur.

 

Bu, sadece bir etik tartışması değil;

Dernekler Kanunu’nun 32. maddesi gereği 'amaç dışı faaliyet' suçudur.

Kısacası, hem kültürel dernek başkanı olup hem parti liderliği yapmak,

hukuken de siyaseten de çatışan kimlik taşımak anlamına gelir.

 

Ama mesele sadece kimlik değil, mekan meselesi de var.

Aynı adreste hem dernek hem parti kurulabilir mi?

Hayır.

Bu, kanuna göre açık bir usulsüzlüktür.

Aynı bina, aynı daire, aynı masa…

Bir yanda 'kültürel etkinlik', diğer yanda 'parti toplantısı.'

Bu tablo, sivil toplumun değil, örtülü örgütlenmenin resmidir.

 

Siyasi Partiler Kanunu’nun 63. maddesi ve Dernekler Kanunu’nun 33. maddesi bu tür durumları 'örgüt amacından sapma' olarak tanımlar.

Valilik ya da İçişleri Bakanlığı denetiminde tespit edilirse, sonuç basittir:

Kapatma, cezai işlem veya görevden alma.

 

"Biz sadece kültürel faaliyet yürütüyoruz savunması,

aynı mekanda parti toplantısı yapılırken anlamını kaybeder.

Çünkü hukuk niyete değil, fiile bakar.

Aynı kişiler, aynı binada, aynı hedefe hizmet ediyorsa;

bu durum artık kültürel faaliyet değil, siyasal örgütlenmedir.

Savcılıklar bunu “Dernekler Denetim Masası” üzerinden doğrudan inceleyebilir.

 

Devletin bu ayrımı koruma nedeni nettir:

Çünkü sivil toplum siyasete karıştığında,

siyaset sivil toplumu yutar.

Bu ülke defalarca gördü;

“vakıf görünümlü partiler”, “dernek kılıklı teşkilatlar”

en sonunda hem toplumu, hem siyaseti kirletti.

 

Bu yüzden hukuk, “ya dernek ol ya parti” der.

İkisi bir arada olmaz.

Birinde gönül vardır, diğerinde iktidar.

İkisini aynı kapıya sığdırmaya kalkarsan,

devlet o kapıya mühür vurur.

Biri hukuki, biri tarihi.

 

Kısacası mesele kişisel değil, sistemik bir meseledir.

Bir ülkenin demokrasisi, sivil alan ile siyasi alan arasındaki çizgiyi koruyabildiği kadar sağlıklıdır.

O çizgi bulanırsa, artık kimse sivil değildir herkes bir merkeze bağlı olur.

Oysa demokrasi, merkezden değil, kenardan yeşerir.

 

Ve unutmamak gerekir:

Devletin hafızası unutmaz.

Tabelalar değişir, unvanlar silinir ama o hafıza kalır.

Aynı adreste hem “dernek” hem “parti” yazıyorsa,

orası artık ne sivil toplumdur, ne de siyaset…

Orası, hukukun gri alanıdır.

Facebook Yorum

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar
TEST-DENEME