Reklamı Geç
EĞİTİM İLAN
Adana
DOLAR42.5307
EURO49.6244
ALTIN5770.2
Orhan ERGEZER

Orhan ERGEZER

Mail: orhanergezer@adanahaber.net

Orman Yangınları ve 'Keçi Yasağı' Meselesi

Bu bir ekosistem davasıdır. 

Geçmişte alınan bazı kararlar vardır ki, sonuçları hemen görünmez; yıllar sonra karşımıza felaket olarak çıkar. Türkiye’nin pek çok bölgesinde keçi otlatma yasağı bunlardan biridir. Resmî gerekçe netti: “Keçiler ormana zarar veriyor.” 

Oysa bu iddia, ne ekoloji bilimiyle ne de binlerce yıllık Anadolu tecrübesiyle örtüşmüyor.

Ekolojik gerçek: Keçi, özellikle Akdeniz iklim kuşağında, yangına en hassas bitki örtüsünü —kurumuş otları, dikenli çalıları— tüketir. Bu, orman altı yakıt tabakasının doğal olarak temizlenmesi anlamına gelir. İspanya, Portekiz, Yunanistan gibi yangın riski yüksek ülkeler, fire goat (yangın keçisi) veya prescribed grazing adı altında bu yöntemi bilinçli olarak kullanır.

İspanya’nın Katalonya bölgesinde 2009’dan beri uygulanan Ramats de Foc projesi, keçi ve koyun sürülerini yangın koridorlarında otlatarak büyük yangınları %60 oranında azalttı.

Bizde ne oldu?

1980’lerden itibaren özellikle Orman Kanunu’ndaki “orman içi otlatma yasakları” ile köylünün keçisi hedef alındı. Ekonomik gerekçelerle değil, “koruma” adına. 

Hukuki metinlerde “koruma” kelimesi geçse de, hukukun öngörülebilir sonuç ilkesi gereği, bu yasakların orman ekosistemine vereceği zararı hesaplamak zorunluydu. 

Etkisi hesaplanmadı. 

Bugün geldiğimiz noktada, orman altı örtüsü hiç olmadığı kadar sık ve kuru; bir kıvılcımda yangın saati çalışmaya başlıyor.

Karşılaştırmalı örnek vereyim. 

Portekiz'de 2017 yılında 100’den fazla kişinin öldüğü orman yangınlardan sonra “otlatma yasağı” politikası kaldırıldı, hatta devlet sürü sahiplerine teşvik vermeye başladı.

Türkiye'de  2021 ve 2023 yılları arasında çıkan orman yangınlarında binlerce hektar yandı. Ardından Tarım ve Orman Bakanlığı kontrollü otlatma projelerini yeniden gündemine aldı. 

Bu, hukuki dilde zımni hatanın kabulüdür.

TCK m.181 ve 182 çevreyi kasten veya taksirle kirletmeyi düzenler. 

Burada “kirletme” sadece atık bırakmak değil, ekosistemi yangına karşı savunmasız hale getirecek uygulamaları da kapsar

Anayasa m.56: “Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir” der. Devlet, bu hakkı korumak için doğanın kendi savunma mekanizmalarını yok etmemekle yükümlüdür.

Bugün yangınlarla mücadelede keçiler yeniden gündeme geliyor. 

Ama bu “eski köy geleneğine dönüş” anlamında değil; yıllarca süren bir ekolojik ve idari yanılgının gecikmiş telafisi olarak. 

Hukuken itiraf, sorumluluğu kaldırmaz; zarar doğduktan sonra yapılanlar, sadece kayıpları azaltmaya yarar.

Doğanın bilgeliği, insanın kağıt üzerindeki teorilerinden çok daha derindir. Keçi yasağı, bu toprakların binlerce yıllık yangınla mücadele yöntemini unutturdu. 

Şimdi bedeli, kül olan ormanlarla, yok olan canlılarla ve köksüzleşen köylerle ödüyoruz. 

Bu, sadece ekolojik bir kriz değil; aynı zamanda idari kararların hukuki sorumluluğu konusudur.

Facebook Yorum

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar
TEST-DENEME