Reklamı Geç
EĞİTİM İLAN
BEDAVA İLAN-EMKLAK İŞYERİ
Adana
DOLAR42.5307
EURO49.6244
ALTIN5770.2
Ali DENİZ

Ali DENİZ

Mail: alideniz@adanahaber.net

Osmanlı'da Gayrimüslimlerin Ödediği Vergilerin Doğurduğu Sosyal Sonuçlar

Gayrimüslim denince ilk akla gelen vergi türü cizyedir. Osmanlı İmparatorluğunda cizye, Gayrimüslim halk içinde belli bir takım şartları taşıyan kimselerden kişi başına alınan vergi idi.

Şartlar, belli bir yaşda bulunmak (14-75) hasta, sakat ve işsiz olmamak, ehl-i zimmet olmaktı. Bu nitelikleri üzerinde taşıyan her Zimmî cizye ödemekle yükümlü idi.
1670 tarihli 'Kandiye Kanunu'nda cizye şöyle tarif edilmiştir: "Haraç iki nev’i üzere mebni olub, nev’-i evvelki keferenin ruusuna vaz'olunur. Cizye ile müsemmâdır."

Cizye adı daha çok İmparatorluğun resmî kayıtlarında kullanılıyordu. Halk arasında bu vergiye genellikle 'Haraç( denirdi. Resmî kayıtlarda da cizye yerine haraç kelimesinin kullanıldığı olmuştur.

Haraç ve cizye terimlerinin gerek devletin resmî kayıtlarında, gerekse halk arasında birbirine karıştırılması, Osmanlı İmparatorluğu dönemine özgü bir özellik değildir. Daha İslâmiyetin ilk yıllarında ehl-i zimmetden haraç ve cizye alındığı zaman bu terimler birbirine karıştırılmış ve ayırdetmek için bir başka kelime ile tamlama yapmak gereği ortaya çıkmıştır. Mesela, haraç vergisine Cizyetü'l arz, cizye vergisine de Haracu 'r-r Osmanlı İmparatorluğu’ndaki cizye ve haracın kökü İslâm hukukuna, oradan da Yahudi, Roma, Bizans, ve Sasanî hukuklarına dayanır. İslâmî devirlerde dinsel bir vergi olan cizye, Osmanlı İmparatorluğu döneminde de dinsel özelliğini korumakta devam etmiştir. Ancak Osmanlı İmparatorluğu’na gelinceye kadar cizye ve haracın nitelik ve niceliğinde bazı ufak değişiklikler olmuştur. Mesela, paranın birimi ve değeri ile cizye veren Zimmîlerde aranan şartlar bu değişiklikler arasındadır.

Osmanlı İmparatorluğu’nda bir bölgeye veya şahsa cizye veya haraç tayin edileceği zaman verilen ferman, berat, hüküm, nişan ve benzeri belgelerde meselenin aslının İslâm hukukundan geldiği ve İslâmiyetin ilk yıllarında nasıl uygulandığı ve ne miktar vergi alındığı belirtilmek suretiyle cizye ve haracın meşruluğu gösterilmeye çalışılmıştır.

Bu dinsel mazeret bir tarafa bırakılsa bile, Osmanlı İmparatorluğu’nun müslüman olmayan halktan aldığı cizye ve haraç vergisinde, Müslümanlara nazaran bir gayr-i meşruluk görülmemektedir. Çünkü yalnız Zimmîlerin verdiği bu vergilere karşılık, zekât gibi yalnız Müslümanlara özgü olan vergiler de vardır.

Cizyeyi zekât ve askerlikten muaf olmanın karşılığı olarak kabul edersek, haraç da müslümanların ödediği çift resmi veya resm-i dönüm de denilen toprak vergisinin karşılığı olabilir. Ancak, Müslümanın verdiği toprak vergisi ile, müslüman olmayanların ödediği haraç arasında, çoğu zaman, müslüman lehine bir fark olmuştur.

Devletin bilinçli bir politikasının sonucu olmasa bile şurasını önemle belirtmek gerekir ki pek gelir sağlamayan bir çok devlet memuriyeti ile hemen hemen hiç bir gelir sağlamayan askerlik hizmetinden müslüman olmayan halkın muaf tutulması, sonucu bakımından zimmîler lehine mukayese kabul etmez bir avantaj sağlamıştır. Nitekim Osmanlı İmparatorluğunda ehl-i zimmet, her türlü tehlike ve gelir getirmeyen görevlerden korunmuş olarak büyük bir güven içinde ticaret ve sanatla uğraşmış ve İmparatorluğun iktisadî hayatını hemen hemen bütünüyle ele geçirmiştir.

Bu durum karşısında, Zimmîlerden alınan haraç ve cizye tamamiyle meşruluk kazanmaktadır..Ve şu an ki durumumuz..

Anekdot.

ARAŞTIRMACI &YAZAR.GAZETECİ..ALİ DENİZ.

Facebook Yorum

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar
TEST-DENEME