Vaktiyle, uzak bir kasabada, kalbinde görünmeyen kanatlar taşıyan bir kadın yaşardı. İnsanlar ona 'Kanatlı Şifacı' derdi, çünkü ne zaman biri umutsuz hissetse, onun yanına gelir, sessizce oturur ve tüm ağırlığını unuturdu.
Şifanın sırrı sandıkları gibi sihirli sözcüklerde değildi.
Ne bir iksir, ne de eski kitaplardan öğrenilmiş bir formüldü.
Şifanın sırrı, görmeyi seçtiği güzellikte, inandığı iyilikte ve paylaştığı sevgide saklıydı.
Kadın bir gün düşündü:
“Bu ışığı daha fazla yere taşısam nasıl olurdu? Sadece oturduğum yerde beklemek değil, kalbimin kanatlarını açsam ve diğer kalplere uçsam?”
O anda 'ŞİFANIN KANATLARI' doğdu.
Bu sadece bir isim değildi, bir çağrıydı.
Gizli kalmış neşeleri, unutulmuş hayalleri ve körelmiş umutları bulup çıkaracak bir sevgi hareketiydi.
İnsanlar duymaya başladılar.
Önce bir kişi geldi, sonra bir diğeri… Sonra bir grup oluştu.
Her biri kendi içindeki şifa kanatlarını keşfetti.
Kimi resim yaparak, kimi şarkı söyleyerek, kimi sadece bir dostun elini tutarak kanatlandı.
“ŞİFANIN KANATLARI” büyüdü, çünkü her yeni katılan, kendi içindeki güzelliği daire gibi genişletti.
Ve dünya, bir zamanlar sadece bir kişinin hayal ettiği iyiliği, artık binlerce kalpte taşımaya başladı.
❤️AŞK İLE❤️
Facebook Yorum
Yorum Yazın