PRENSES ERKEKLER, TÜKETEN KADINLAR

Hadi biraz siyasetten uzaklasalım. Biraz siz erkekler ve biz kadınlardan bahsedelim. Ne kadar mutluyuz ve ne kadar iyi anlaşıyoruz değil mi? 

Prensesin kelime anlamı kral yada kraliçenin kızı demek. Erkek kelimesinin anlamı ise ortaçağdan günümüze savasçılığı, sahipleniliciliği, koruyuculuğu, gücü, liderliği temsil eden bir kelime olmuştur. Erkekler fiziksel olarak kadınlardan daha güçlüler ve duygusal olarak daha kontrollüdürler ya da öyle miydiler demeliyim. 

Eski Türk filmlerini izlerken erkeğin kadını sahiplenmesi, koruması ve yanında olması ne kadar çok hoşumuza gidiyor değil mi? Aslında kadın olarak korunmaya belki fiziken ihtiyacımız yok ama ruhen olabilir mi?

Eskinin o naif erkeklerini ne bozmuş olabilir acaba,ya da hangi tavırlarımız prenses yapmış olabilir? Çuvaldızı kendimize de batırma zamanı gelmedi mi? 70'li- 80'li yılların o sahiplenici,"benimsin ulennn"diyen erkek tipini 90 lı yıllarda Avrupai erkek tipi almaya başladı. Yani kibar,sakin, kıskanmayan ve özgürlükçü. 2000 li yıllarda daha feminen ve light erkeklere doğru evrilleşti. Aslında kadınların istediği erkek tipi. Acaba gerçekten öyle miydi?

Sonrasında kadınlar erkeklerin iş yükünü daha çok üstlenmeye ve çalışan kadın sayısı daha fazla olmaya başladı. Kadın, "çocuk da yaparım kariyer de" dedi. Bu arada kadın rollerin değiştiğini farketmedi. Ya da farketmek istemedi. Bu arada kendini fark etmeye başladı. Fark etti de nasıl fark etti? Teknolojinin artıları olduğu gibi eksileri de vardı. Biz bunu ilerleyen zamanlarda daha net görmeye başladık. Mesela internet yokken ya yakın komşunun oğluyla yada okuldaki arkadaşıyla ilişki kurardı kadınlar. Mektupla yada arkadaş aracılığıyla görüşülürdü. Çünkü başka şansları yoktu. Şansları yok derken yanlış anlaşılmasın lütfen. O zamanlar bu durumdan da memnundular. Sonra zamanla internet evlerimize girmeye başladı. Bizler eğitim, sağlık, siyaset vb gibi konulardan ziyade "chat odaları"na girmeye başladık. Ne kadar güzeldi. Karşıdaki kişi ne güzel şeyler söylüyordu. Yalan da olsa inandık inanmak istedik. Sonra her şey hızlı tüketilmeye başladı. İlişkiler, görüşmeler, sohbetler ve insanlar.

Aynı işyerinde çalışan arkadaşına online doğum günü mesajları atılmaya başlandı. Oysa hemen yan odadaydı. Erkekler de teknolojinin sayesinde mi desem yoksa sayesindesizlikten mi desem, karşı cinse daha kolay ulaşır oldu. Ayşe sürekli gelemiyordu ama Fatma her zaman müsaitti. Ya da Elif "evlenmeden olmaz"diyordu. Ama Filiz için hiç farketmiyordu. Yani seçenek çoğalmıştı. Artık o seçilmeyecekti sececekti. Ne güzel değil mi?

Ve bundan sonra "Prenses Erkek" dönemi başladı.
Ya tüketen kadınlara ne demeli? Seyrettiği diziler ve teknolojinin en çok kullandığı "chat odaları ve sosyal platform"sayesinde kendisini bulunmaz Hint kumaşı gibi görmeye başladı. Her kadın ve her erkek için söylemiyorum bunları; Prenses Erkekler ve Tüketen Kadınlar üzerine alınabilirler. Sonra Kadın dedik,i"ben güzelim, en iyi benim, çalışmama ve okumama da gerek yok. Nasıl olsa zengin ya da kariyer sahibi birisini bulurum. O da beni mutlu eder..

Mutlu olacağımızı zannettik. Aslında bu da bir tür kölelik ve mecburi bağımlılık olmuyormuydu?
"Allah seni özgür yaratmışken başkasının kölesi olma" Demiş Hz. Ali. Ne güzel söylemiş.

Tükettikçe, üretmedikçe ve kendini geliştirmesikçe mutlu ve özgür olacağını düşünen siz kadınlara sesleniyorum: yanılıyorsunuz. Bu ülkede kitap okuma oranı sabah programlarının izlenme oranını ne zaman geçerse işte o zaman ne demek istediğimi anlayacaksınız.

Tükettikçe tükendiğinizin farkına varacaksınız. Tükettikçe başkasına hep mahkum olacaksınız. O baskalarıda sizi hor kullanmaya başlayacak. Tıpkı bir eşya gibi...

Aslında dünya kadınlar sayesinde hala güzel ve ayakta. Sadece kendi yeteneğimizin ve özgürlüğümüzün farkına varmamız yeterli. Sonuçta çocuklarıda yetiştiren anneler değil mi? Bu kadar büyük bir sorumluluğumuz var. Yanlış anlamayın tabi ki herkes anne ya da baba olmak zorunda değil. Ama biz onlara hep rol model olacağız. Karar sizin. Ya onlar da prenses erkek ve tüketen kadına dönüşecek yada prens erkek ve üreten kadına...

Ha, bir de şöyle mutlu olma yöntemi var. Mesela bir balıktan kuş olup uçmasını beklemezsek, ya da kuştan balık olup yüzmesini istemezsek işte o zaman sıkıntı yaşamayız. Böyle bir seçenekte var 
Her şeyi geçtim; hayat çok kısa. Hayatın kıymetini bilin. 

Artık bundan sonra nereye evrillesecek kadın ve erkek ilişkileri diye sorası geliyor insanın. Yani korkmalı mıyız yoksa güven mi duymalıyız?